EK BEDELSİZ LALE FESTİVALİ TURU Kod: JPZ1256

1.Gün Cuma İstanbul-Konya
21:00 Doğtaş Mobilya Önü 21:30 Mecidiyeköy Mado Önü ,22:00 Kadıköy Evlendirme Dairesi Önü,22.15 Kartal
Köprüsü Altı 22:30 Çayırova Mc. Donalds Önü 23:00 İzmit Halkevi Önü hareket ile normal hava ve yol
koşullarında 9-10 saat sürecek otobüs yolculuğumuza başlıyoruz. Düzce,Bolu,Ankara,Konya güzergahını takip
ederek yolculuğumuza başlıyoruz.
2.Gün Cumartesi Sille & Konya- Karatay Müzesi - Mevlana Müzesi - Şems-i Tebrizi Türbesi - Üç Kızlar Türbesi –
Tropikal Kelebekler Vadisi
Sabah saatlerinde Sille’ye varış ve extra alınacak kahvaltı sonrası gezimize başlıyoruz. Sille Konya’nın 8 km
kuzeybatısındadır. Dağlık arazide yer alan bir vadinin iki yakasına kurulmuştur. Burası Toros dağlarının uzantısı
olarak kabul edilen ve sönmüş bir volkan kraterinin kuzey eteğidir. Eski bir Rum Köyü olan Sille'de bulunan ve
Rum yerleşimlerinde sıkça gördüğümüz taştan yapılmış evler, Kapadokya bölgesinde görmeye alışık olduğumuz
kayalara oyulmuş Kaya Evler ve Kaya Kiliseler oldukça güzel görüntüler sunarlar. Burada bulunan Hacı Ağa
Hamamı ve Hacı Ağa Müzesi, Osmanlı Köprüleri, binlerce yıl öncesine ait Kaya Mezarları ve 1500 yıl önce
yapılmış olan Aya Elena Kilisesi göreceğimiz eserler arasındadır. Sille gezimiz sonrasında ilk durağımız olan
Karatay Müzesi’ne hareket. (eğer açık ise) Yapılan gezi sonrası İnce Minare’ye varış. ( eğer açık ise ) Yapılan gezi
sonrası Mevlana Müzesi’ne hareket. Hz. Mevlana 17 Aralık 1273’te 66 yaşındayken karaciğer rahatsızlığından
Hak’ka yürümüştür. Mimar Tebrizli Bedreddin bu türbeyi 1274’te yapmıştır. Üç kapıdan (Çelebi, Dervişhan,
Hamuşan) girilmektedir. Mevlana’nın başucunda eşi Kerra Hatun (1292), Mevlana’nın kızı Melike Hatun (1306),
Mevlana’nın oğlu Muzaferüddin Emir Alim Çelebi (1277), Mevlana’nın torunu Celale Hatun (1283), Kadı
Tacettin’in kızı Melike Hatun (1330), Çelebi Hüsamettin (1284) ve bu dergâhta postnişinlik yapmış çelebiler ile
onların ailelerine ait 65 sandukayı gördükten sonra el yazması eserlerin bulunduğu salonu hep beraber
geziyoruz. Daha sonra serbest zaman. Dileyenler müzenin yan bahçesinde bulunan Hürrem Paşa, Hasan Paşa,
Sinan Paşa, Murat Paşa Kızı, Mehmet Bey, Gömeç Hatun, Şeyh Şücaeddin’in mezar taşlarını ve türbeleri
gezebilir. Belirlenen saatte buluşma ve Konya Alaeddin Camisi’ni panoramik olarak gördükten sonra serbest
zaman. Ardından Şems-i Tebrizi Türbesi, Üç Kızlar Türbesi ve Koyunoğlu Müzesi gezilerini yapacağız. Sonrasında
 Avrupa’nın en büyük tropikal kelebek bahçesi ünvanına da sahibi Kelebekler Vadisine hareket ediyoruz. 15 ten
fazla tür ve 1000’in üzerinde kelebeğin rahat bir şekilde uçması için tasarlanmış olan Kelebekler Vadisi gezimizi
tamamladıktan sonra otelimize hareket ve konaklama.
3.Gün Konya Lale Bahçeleri-Çumra-Çatalhöyük-Konya Meram Bağları
Sabah otelimizde alacağımız kahvaltı sonrası otelimizden ayrılıyoruz. İlk durağımız olan Konya Lale Bahçeleri ile
turumuza başlıyoruz. Lale, adını bir devre vermiş ,doğu kültür ve mitolojilerinde özgün bir yere sahip özel bir
çiçektir. Orta Asya’dan Anadoluya kilimlerimizden tablolarımıza, bahçelerimizden parklarımıza kadar
hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. İşte bu özel bitki , 1996 Yılından itibaren Çumra için önemli bir gelir kaynağı
olmuş;300 dönüme yayılan üç ayrı tarlada kokulu ve kokusuz 35 ayrı renkte 10 milyon lale var. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nin park ve bahçelerini, otoyol kenarlarını süsleyen 12 milyon laleden 7 milyonu, yine
Bursa’nın 1 milyon lalesinin soğanları Çumra’dan geliyor. Su kanalları ve yemyeşil tarlalar arasında ilerliyoruz.
Turuncu, pembe, mor, kırmızı, sarı, beyaz, siyah şeritler halindeki laleler Konya Ovası’na inmiş bir gökkuşağı
gibi. Göz alabildiğine uzanan, aralarına kazara karışan başka renkteki lalenin hemen yok edildiği tarlalarda bu
güzelliklerin tadını çıkarıp bolca fotoğraflıyoruz. Konya turumuzun devamında ise biraz ötedeki arkeolojik
şahaser, Anadoluda ki en eski cilalı taş devri yerleşim merkezi Çatalhöyük’e geçiyoruz. İnsanlığın gelişiminde
önemli bir evre olan yerleşik toplumsal hayata geçişle birlikte, tarımın başlangıcı ve avcılık gibi önemli sosyal
değişim ve gelişmelere tanıklık eden ve UNESCO DÜNYA KÜLTÜR MİRASI listesinde yer alan Çatalhöyük Neolitik
Kenti'ne gidiyoruz. İki höyükten oluşan Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin daha uzun olan Doğu Höyüğü, M.Ö. 7400
ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşmaktadır. Söz konusu katmanlarda,
sosyal örgütlenmeyi ve yerleşik hayata geçişi simgeleyen duvar resimleri, rölyefler, heykeller ve diğer sanatsal
öğeler yer almaktadır. Batı Höyüğü ise M.Ö. 6.200 ve 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait
kültürel özellikler göstermektedir. Çatalhöyük’teki içlerine çatılardan girilen birbirine bitişik evler ile sokağıolmayan yerleşim ünik bir özellik sergilemektedir. Ortadoğu ve Anadolu’da diğer Neolitik alanlar bulunmuş
olmasına rağmen, Çatalhöyük Neolitik Kenti, kalıntıların boyutu, yaşayan toplumun yoğunluğu, güçlü sanatsal
ve kültürel gelenekler ve zaman içindeki sürekliliğin benzersiz bileşimi ile olağanüstü evrensel değer
taşımaktadır. Çatalhöyük gezimizin ardından öğlen yemeği için serbest zaman. Öğlen yemeğinin ardından Tarihi
Meram Bağları bölgesinde bulunan tarihi Meram Köprüsü yanında ki çay bahçesinde çaylarımızı yudumladıktan
sonra panoramik seyir ve fotoğraf çekimi için Akyokuş tepesine çıkıyoruz. Sonrasında İstanbul’a hareket ve
misafirlerimizin alındıkları noktalara bırakılması